Betül Mutlu
Sep 9, 2021
Sandıma gezisinin, coğrafyanın bende uyandırdığı hisler ve çağrıştırdıkları, bir fragmanlar dizisi.
MESKEN TUTMAK MÜMKÜN. Heidegger, "İnşa Etmek, Yerleşmek, Düşünmek" isimli makalesinde insanın varoluşunun mesken tutmak ile mümkün olduğunu söylüyor. Bir yere yerleşmek insanın varoluşunun gereği-kaçınılmazı. Sandıma da mesken tutmanın mümkün olduğu bir yerleşim.
YER-LEŞ-MEK MÜMKÜN. Yerleşmek, bir yeri mesken tutmak anlamına gelebileceği gibi, "yer-in olmak" ya da "yer olmak" anlamına da gelebilir. Yerleşmek, "yer haline gelmek" - "yer ile hemhal olmak"tır. Sandıma'daki yapılar arazi ile hemhal. Daha önce de söylendiği gibi neredeyse topraktan kendiliğinden doğmuş gibi. Mekanlar yerin kendisi. Doğaya yabancılaşmamış: YABANCILAŞMAMAK MÜMKÜN. Yabancılaşmamanın bir başka tezahürü insan bedeninin Sandıma'nın evlerinde kapladığı hacim. Öyle bir kurgu ki, iç mekanda her yer dokunulabilir.
TEKİLLİK VE ORTAKLIKLAR. Dokunduğumuz her taşın kendi hikayesini dinlemek mümkün. O taşı o renkte yapan nedir? Neden o dokuya sahiptir? Neden çatlamıştır? Neden o seçilmiştir? Her bir tekil taşın bir başka tekil taş ile yan yana gelip kurduğu ortaklık neticesinde içi farklı kullanımlara açık, boşlukları harekete göre düzenlenmiş "daha büyük bir taş"a dönüşüyor. Taşların kuruduğu bu birliği, aileler her biri kendi tekilliği, kendi özellikleriyle- bir araya gelip kuruyorlar. İnşa edilen bir evin arazideki konumu, inşa edilecek bir diğer evin dikkat edeceği, saygı duyacağı bir konumda.
SÜREKLİLİK. Sandıma'da bir evin kapısından girdiğimiz andan itibaren farklı mekanlar, merdivenler aracılığı ile fiziksel bir süreklilik gösteriyor ve boşluklar da bu sürekliliğin görsel olarak devam etmesini sağlıyor. Süreklilik yalnızca Sandıma'da değil; gezimizin devamında Ahmet hocanın üretimlerinde de önemli bir unsur. Kotlar arasında kurulan görsel sürekliliğin yanında duvar boşlukları da hareket yönünde bir süreklilik gösteriyor.
Bir kapalılık hali. Ancak dışa kapalılık. Taştan bir kabuk. Küçük pencereleri ile.
Bir açıklık hali. Açıklıklarını iç mekan gerekliliklerinden ve yaşama kültüründen bulan, dışa mekana bunu doğrudan yansıtan bir kültür. İçine açık, denize açık ve komşusunun varlığına açık bir kültür.
Evin yalın hali Sandıma. Behçet Necatigil'in şiirinin ilk dizeleri:
"Evin yalın hali.
İster cüce ister dev
Camlarında perde yok
Bomboş ev." ...
ve terk edilmişliği ile Sandıma: ...
"Evin den hali uzaksınız
Hatta içinde yaşarken
Aşkların ölümlerin omzunda
Ayrılmak varken evden."